10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü. Emperyal (materyal) güçlerin belirlediği günlere hiçbir zaman itibar etmedim. Değer yargısı madde olanların mânâyı anlamaları imkansızdır. Senetleri gibi sözleri de sahte olanlar, kurdukları ışıltılı düzen aracılığı ile nefisleri esir almıştır. Şeytan ; oluşturduğu canavarı allamış, pullamış ve insanlığa servis etmiştir. İnsan, en büyük düşmanı olan nefsi ile verdiği mücadelesinde yerlerde sürünmektedir. İstiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un deyimiyle tek dişi kalmış canavar olan batı medeniyeti, kişiye, aileye, topluma yönelik zehrini kusmaya devam edegelmektedir.
Tüm değer yargıları insanın yaratılış gâyesine ve fıtratına aykırı olan bu yığınlar, sömürü düzeni üzerine oluşturdukları yapılanmalarını şeytâni planlarla oluşturmuşlardır.
O şeytani düzenin baş savunucusu Fethullah Gülen‘in daha üzerinden 21 yıl geçmiş bir Bosna soykırımını inkar eden o densiz sözcükleri bugün gibi hafizalarımızda duruyor. “Haçlıların sizin ülkenizi işgal etmesi çok korkulacak birşey değildir. Onlar ile sizin aranızda kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar, sizin kadınınıza, kızınıza ilişmezler. Mâbedinize ilişmezler. İlişmemiştir haçlılar.” demek suretiyle; başta Avrupa’nın göbeğinde, tüm Avrupa devletlerinin büyük keyifle izlediği o soykırım çullanmasında binlerce Bosna’lı erkeğin toplu halde infazı ve binlerce Bosna’lı kadının tecavüze uğraması çirkinliği ile birlikte İslam tarihinde haçlı seferlerinin müslümanlar için nasıl bir yıkım olduğu, bu saldırılardan milyonlarca müslümanın nasıl etkilendiği ve bu saldırılarda haçlıların nasıl bir tutum içinde bulunduğu hususlar tüm tarih kitaplarımızda belgeleriyle yazılıyor ve çiziliyor iken, kendi söylediği her söze, adeta ‘Allah kelamı’ gibi bakan mankurtlarının varlığının verdigi ululuk özgüveni ile cellatları aklayan duruşunu fütursuzca sergilemiştir.
Bugün ise Bosna soykırımın üzerinden henüz 24 sene geçmişken kendi kurulu düzenlerinde kendilerini kutsayan çiyanlar, Fizik, Kimya ve Fizyoloji ile birlikte insanlara Barış ve Edebiyat alanlarında da ödül vermek konusunda kendilerini ehil gören sırtlanlar, yukarıda arz ve izahına çalıştığım düzenin temsilcileri olarak üzerilerine düşen görevlerini büyük bir keyif ile ifa etmişlerdir.
Tıpkı Bosna katliamını büyük bir zevkle izleyen Batı medeniyeti gibi.. Tıpkı her daim bizlere zehrini kusan bu medeniyeti onore eden Fethullah Gülen gibi..
1995 yılında sekizbin üçyüz yetmiş iki sivilin katlinden sorumlu Sırp kasabı Sırbistan Devleti eski Başkanı Slobadan Miloseviç‘e övgüler yağdıran bir insanlık müsvettesine her yıl “barış ödülünü !..” vermek konusunda kendisini mâhir görmüş bir komite tarafından “Edebiyat Ödülü”, ortaya konulan tüm tepkilere rağmen herşeyleri gibi günleri de sahte olanların “Dünya İnsan Hakları Günü !..”nde büyük bir zevkle verilmiştir.
Avrupa medeniyetinin amiral gemisi Almanlar’ın Edebiyatını yazmakla birlikte Avusturyalı olan Handke isimli soykırım hayranı bu alçağa bu ödülü tüm dünyadan haykıran vicdan sahibi seslere rağmen bugün takdim eden şaklabanlar, bizlerin esasında zâten bildiğimiz yüzlerini bir defa daha tüm dünyaya göstermişlerdir.
Yücel ŞAHİNGÖZ