Ey yüreğinden öpülesi çocuk!..
Ey hür ve şerefli,
Ey koca yürekli çocuk!..
Elindeki çatalıyla yaralı annesini İsrailli kahpe askerden koruyan Filistinli küçük kız!..
‘’Filistin halkıyla Mescid-i Aksa arasına duvar ördünüz!..
Ezanları susturdunuz!..
Rükularımıza, secdelerimize engel oldunuz!..
Yollarda barikatların ve sınırların arkasında namaz kılar hale getirdiniz.
Kilitlediğiniz bu “Beyt” kimin biliyor musunuz?..
Bu mescide yaptıklarınıza karşı onu koruyacak bir RABBİ olduğunu bilmiyor musunuz?..
ALLAH yaptıklarınızın hesabını sormayacak mı sanıyorsunuz?..” diyen ve Allahu Ekber nidalarıyla haykıran Kudüs yürekli cesur çocuk!..
“Daha henüz on dördünde, tek başına işgalci Yahudi askerlere direnip yaka paça götürülen Filistinli aslan yürekli çocuk.”
Kirlenmemiş duygularla hayata duru bir kalple bakan masum çocuk!..
Üzülme!..
Gün gelir, bir Ömer, Hz. Ömer’in (r.a) emanetini, Kudüslü çocuklara elbette bırakır, Kudüs yürekli çocuk.
Üzülme..!
Gün gelir bir Selahattin, Selahattin Eyyubi gibi çıka gelir, Kudüs’ü elbet geri alır, Kudüslü çocuklara teslim eder, cesur yürekli çocuk.
Üzülme..!
Gün gelir bir Fatih, muştu ile müjdelenen İstanbul’u feth eden Fatih gibi, elbet bir gün Kudüs’ü de müjde ile feth eder, Kudüs yürekli çocuk.
Üzülme..!
Gün gelir bir Kanuni, Kanuni’ni mirası Kudüs’ü, Kudüslü çocuklara elbet miras bırakır, cesur yürekli çocuk.
Üzülme..!
Gün gelir bir Abdulhamid, Abdulhamid Han’ın davasını elbet sahiplenir, Kudüs yürekli çocuk.
Ey elleri hürmet ve saygıyla öpülesi çocuk!..
Kudüs sokaklarında düşe kalka, Kudüs’ün varlığı için yaşayıp büyüyen çocuk..
Senin kalbinde ki Kudüs’ün yerini görebilseydik eğer,
O zaman “Çocukluk Etme” der miydik sana; Kudüs sokaklarında ki çocuklar gibi biraz çocukluk edebilseydik eğer..
…
Sen, zulümde sınır tanımayan;
“13 yaşındaki bir Filistinli kıza kurşunu bitene kadar ateş eden, vücuduna 17 mermi sıkan, 3 yaşında olsaydı da aynı şeyi yapardım diyen” korkak ve kahpe asker!..
Ey okul yoluna barikat kurup, okula gidilmesine engel olan, zalim ve sinsi asker!..
Filistinli küçük bir çocuğun; “Kapıyı açın, geçeceğim!” diye bağırarak, tek başına zulmüne meydan okuyan küçük bir çocuktan korktuğun için mi barikat kurdun sen?!..
Sen ey zalim asker! Peçesini açmayan 18 yaşında ki genç bir kızdan mı korktun sen?.. Onun için mi 15 el O’na ateş ettin?!..
Yoksa, okul basarak gözaltına aldığın, 9 yaşında ki bir çocuktan mı korktun sen?!..
Ve sen!.. Okula giden, küçük bir çocuğun çantasını, korka korka, elinde kalaşnikof ile titreyerek arayan, korkak ve kahpe asker!..
…
Ey, Kudüs’ü, sığınağım dediğin savunmasız omuzlarına, ağır bir yük olarak yükleyen masum çocuk!..
Ümmetin davasını, küçük omuzlarında, onurla taşıyan, onurlu çocuk!..
Ey ümmetin davasını, küçücük omuzlarına alan, gözü yaşlı, masum çocuk!..
Zulüm ile abat olunmaz!.. Zulüm üzerine kurulan hiçbir devlet payidar olmaz!..
Şunu bil ki; hiçbir işgal sonsuza dek sürmez!..
Ey ümmet!
Uhud’da, Peygamber kılıcının üzerinde bir yazı yazar;
“Korkaklıkta ar ilerlemekte şeref var!..”
Yazıyı görünce, Ebû Dücâne (r.a.) düşman ordusuna, yara yara dalar.
Ey ümmet!
“Korkaklıkta ar ve zillet; ilerlemekte şeref ve izzet var!..”
Örnek mi istiyorsun? Alacağın tek örnek; “Kudüs yürekli cesur çocuk/lar” da var!..
Ey Kudüs yürekli cesur çocuk!.. Üzülme!..
Elbet bir gün, Ebû Dücâne (r.a.) gibi bir yiğit çıkar. Düşman ordusuna yara yara dalar. O gün, o zalimler kaçacak bir ‘gargat’ ağacı arar!..
Ey mutlak kaderin tek sahibi olan Yüce Allah’ım!..
Bu içi yanmış, mazlum Filistinli çocukların hürmetine, Kudüs’ü işgal eden zalim İsrail’i “EL KAHHÂR” isminle helak eyle!..
Yusuf Çebi/DipDalga.com