Tüm dünyanın, dolayısıyla ülkemizin içinden geçtiği çok zor günler içindeyiz. Hepimiz evlerimize kapandık. Yaşam savaşı veriyoruz. Dolayısıyla bu virüs salgını, zengin-fakir, müslim-gayrimüslim, patron-işçi, yöneten-yönetilen ayırımı gözetmeksizin; yeryüzünde mevcut tüm insan katmanlarını sarmal içine aldı. Dünyada bu saldırıdan etkilenmeyen bir tek insan mevcut değil. İşte böylesine bir durum karşısında insanlar; din, dil, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin tek yürek oldular. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde tek nefes durdular. Avrupa’nın birçok metropolünde yüzyıllar sonra ezan sesleri arşı âlâyı titretti.
İşte böylesine zor günlerden geçtiğimiz bir düzlemde devletimiz, hem milletimizin bu süreci en az hasarla atlatması ve hem de devletimizin her daim milletinin emrindeki güçlü yapısını koruması için bir kısım kararlar almaktadır. Ekonomik ve sosyal ağırlıklı olan ve tüm insanların sağlığını ön planda tutan bu kararlar ve uygulamalar 24 saatlik çalışma esası ile devam etmektedir. Bu çalışmalar ile yürütülen seferberlik neticesinde ülkemiz vatandaşlarının her katmanında bulunan kişilerine uzatılan elin başta İspanya, İtalya, Bulgaristan ve Macaristan olmak üzere bir kısım başkaca dünya devletlerine de uzanıyor olması durumu hem devletimizin gücünü bizlere ve tüm dünyaya göstermekte ve hem de her zaman olduğu şekilde özellikle şu süreçte bir T.C. Devleti vatandaşı olmanın onurunu, gururunu bizlere yaşatmaktadır. Ve böylesine zor bir sürecin neticesi olarak bir kısım gelişmiş görülen devletlerin acziyeti ile birlikte devletimizin hangi güce ulaştığı ve nasıl bir dünya devleti olduğu gerçeği de tüm dünya devletlerinin gözleri önünde sergilenmekte ve bu durum diğer devletlerce de büyük bir takdir görmektedir.
Geçmiş târihi, millet ve devlet anlayışı, asırlar öncesine dayanan, İslâm ile şereflenmiş olmakla birlikte özünde var olan birlik ve beraberlik ruhunu katmanlamak suretiyle sadaka, zekat, imece dayanışmasını salt Allah rızası için ifâ eden bu millet, dar zamanlarda her daim devletinin kucaklayıcılığında yek vücut olmasını bilmiştir. İşte böylesine bir doku zemininde devletimiz, kendi olanakları ile bu milletin bekâsı için ifâ ettiği bu güzel çalışmalarına ilâve güç vermesi için, ” bir elin nesi var, iki elin sesi var” şiârı ile birlikte ” bir elin verdiğini diğer el duymamalı” şeklindeki islâm ahlakının gereğini yerine getirme hedefine uygun bir şekilde çok güzel bir karar almıştır. Zenginden alınıp devletin yetkili organlarınca tespit edilen fakirlere uzatılacak el konusunda en güvenilir kurum devlettir. O da şu zor günlerde bunu yapmaktadır. İşte bu anlayışla yola çıkan devletimiz, bu toprağın çocuklarının genlerinin ziyâdesiyle farkında olarak “Biz bize yeteriz” demiştir. Bu, çok büyük anlam ifâde eden güzel kampanya, mayası dayanışma olan milletimizin zenginlerinde çok güzel bir karşılık bulmuştur. Dolayısıyla bu kampanaya destek çığ gibi büyümektedir.
Şu salgının insanlığa ve ülkemize musallat olması sonrasında vatandaşlarımızın evlere kapanmasını fırsata çevirmek için siyasî linç saiki ile hareket edildiği işin başından belli olduğu şekilde “madem ki meclis 3 aylık tatile girdi. Milletvekilleri, bakanlar, bu süreçteki maaşlarını bağışlasınlar” diye ortalığı inletenler ; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan “Biz bize yeteriz” kampanyasına start verip 7 adet maaşını, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 5 adet maaşını ve Cumhur İttifakı milletvekilleri ikişer, üçer, dörder, beşer adet maaşlarını paylaşınca ve bu siyasî linç paylaşımlarını daha önce yapanların destek verdikleri siyasî parti başkanları ve vekillerinden zırnık çıkmayınca ve hatta onlar bu kampanyaya karşı duruş sergileyince bu sefer “Devlet vatandaşa para verir, vatandaşından para istemez” demeye başladılar ve destek olmayan kendi parti yetkilileri hakkında tek kelime etmediler. Daha doğrusu dünyanın en büyük palavracıları olarak o hiç kimseye bırakmadıkları yüce adâlet duyguları (!..) gereğince sus pus oldular. Burada, devletin ihtiyaç sahibinden para istemediğini, bilakis ihtiyaç sahiplerine en emin el olarak ulaştırmak üzere zenginlerden bağış istediğini biliyor ve görüyor olmalarına rağmen (!..) her türlü nimetlerinden istifâde etmekle birlikte bir türlü içselleştiremedikleri devletlerini dilencilikle suçlamayı da utanmadan, arlanmadan sürdürmek suretiye algı kirliliği oluşturmak ve devlete olan güveni şu zor günlerde sarsmak için kendilerini paraladılar. Onlar, bu saldırılarını T.C. Devleti’ne karşı yaparken, yukarıda arz ve izâhâ calıştığım fiil ve eylemleri ile gücünü tüm dünyaya gösteren devletlerini dilencilikle (!..) ithâm etme cibilliyetlerini gösterirken hükümetin şu süreçte gerekçesini de sunmak suretiyle işinden olmuş ve evine ekmek götüremeyen gündelikçi, ihtiyacı olan fakir, fukarâ, yetim, öksüz, garip gurebâ için başlattığı bu kampanyayı baltalamak maksadıyla Belediyelere Belediye Kanunu’nda verilmiş bulunulan bağış toplama yetkisini devletin “Biz bize yeteriz” kampanyasının hemen sonrasında, hem de gerekçesini dâhî göstermemek suretiyle (!..) şu süreçte, böylesine bir bağış kampanyasının mağdur olanlara ödeneceği algısının toplumda oluşacağını (!..) çok iyi bilmekle birlikte gerekçesiz toplanan bu bağışların Belediye’nin genel işleyişine harcanması yasal dayanağının da korunması (!..) suretiyle kendi seçmenlerinin içinden iyi niyetli olarak hükümetin açtığı “Biz bize yeteriz” kampanyasına destek verebilecek olanların önünü kesmek ve onları kendi Belediyelerine bu şekilde kanalize etmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilân etmiş bulunduğu bağış kampanyası konusuna kör, sağır ve dilsiz oluverdiler.
Bu topraklar, her renkten her düşünceden insanın bir ve beraber yaşadığı kutsal topraklardır. Ülkemizin daha güzel yarınları görebilmesi, milletimizin huzur ikliminde yaşayabilmesi için ortaya konulan tüm siyasî görüşler, demokratik zeminde kendisine yer bulur. Bizler; tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak zemininde, bu kutsal kavramlara uzanacak elleri kırma iradesinde olanlar olarak, iç meselelerde her türlü tartışmaya, kavgaya hazır olmakla birlikte, ülkemiz üzerinde oluşacak tüm tehditler karşısında tüm farklı düşüncelerimizi ânında çöp sepetine atmak sûretiyle savaş vermeye hazır ve nâzır olarak beklediğimizin bilincinde olan bir milletiz. Dolayısıyla bu şiâr üzere olan bu toprağın çocuklarına selâm olsun.
Her dinden, nevîsi farklı çeşitli ırktan, birbirini bir karış suda boğmayı bekleyen devletlerden oluşan insan coğrafyasından müteşekkil yeryüzü ikliminde böylesine birlik ve beraberlik içinde, dayanışma rûhu özünde hareket edildiği şu günlerde dâhi iç siyasî çekişmelerden oluşan kin ve nefret tortularını beyinlerinden silemeyecek derecede bu toprağın değerlerine, devletlerine, insanlığa hârîcî kalanlar.. Bizden olmayanlar.. Bu kampanya sizleri kapsamıyor. Gölge etmeyin, başka ihsân istemez !..
Yücel ŞAHİNGÖZ