Siyasi tarih gösteriyor ki; ABD, özgürlük vaadiyle gittiği her yere kan ve gözyaşı götürmüştür. ABD’nin ‘özgürlük savaşçısı’ propagandası günümüzde inandırıcılığını tamamen kaybetmiştir. Reel olan şudur ki; ABD ve İngiltere, dünyanın en büyük sömürgeci devletleridir.
Bu iki devlet eğer bir bölgede barıştan bahsediyorlarsa; o bölgedeki strateji ve planlarını uygulayabilmek için uygun şartları oluşturmaya çalışıyorlar demektir.
Türk Devleti, Türkiye’nin güneyinde, Suriye topraklarında devam etmekte olan, ‘dış müdahaleli iç savaş’ nedeniyle, ülkemizde misafir olarak 3 milyon 643 bin 870 Suriyeli göçmen barındırmaktadır. Suriyeli göçmenler konusunda kalıcı bir çözüm için çaba sarf eden Türk Devleti’nin amacı bellidir. Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak 35-40 km derinlikte, 600 km genişlikte bir ‘GÜVENLİ BÖLGE’ ye, Türkiye’de bulunan Suriyeli göçmenler yerleştirilecektir.
Suriye’nin toprak bütünlüğünde, Türk Devleti’nin asla gözü yoktur, olmamıştır. Türk Ordusu’nun Suriye topraklarında olma sebebi bellidir. Sınırlarımızın güvenliği, resmi Suriye Hükümeti tarafından sağlanamadığı, sınırlarımızda ülkemiz için tehdit unsuru olan terör yapılanmaları tarafından onlarca yıldır taciz edildiğimiz için, BM hükümleri gereğince Suriye topraklarına haklı, yasal müdahalelerde bulunmak zorunda kalınmıştır. Türk Devleti, ‘Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunarak, bölgede kalıcı siyasi çözümün sağlanması’ ilkesine her zaman sahip çıkmış, çıkmaya da devam edecektir.
ABD İLE ‘GÜVENLİ BÖLGE’ OLUŞTURULAMAZ
15 Ağustos 2019 tarihli ‘Müşterek Harekat Merkezi’ başlıklı haberimizde; Şanlıurfa’da ‘KALICI’ bir harekat merkezinin kabul edilemez olduğunu; ‘KALICI MÜŞTEREK HAREKAT MERKEZİ’nin; Suriye topraklarında, Güvenli Bölge sınırları içerisinde, uygun bulunacak ‘güvenli’ bir noktada kurulması gerektiğini belirtmiştik. Geldiğimiz noktada, zaten herkesin bildiğini daha açık olarak belirtmekte fayda mülahaza edildiği kanaatindeyiz.
Şu an, ulusal güvenliğimizi, ülke güneyinden tehdit eden terör unsurlarının ortadan kaldırılması ve ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin ülkelerinde yaşayabilecekleri ‘güvenli bir bölge’ nin sağlanması için Türk Devleti, Türkiye’nin güney sınırlarında ‘GÜVENLİ BÖLGE’ oluşturmaya çalışırken; ABD’nin tek yaptığı bu ‘GÜVENLİ BÖLGE’’ oluşumunu engellemeye çalışmaktır!..
ABD’nin, ‘GÜVENLİ BÖLGE’ gibi bir derdinin olduğu düşünülemez!..
ASALA, PKK, IŞİD, YPG, SDG gibi terör örgütlerini kimlerin kurduğu/kurdurduğu, arkasında hangi ülkelerin olduğu sır değildir!..
Suriye’nin kuzeyinde, PKK, devamında YPG, devamında SDG’ye binlerce tır ağır silah, mühimmat ve her türlü lojistik desteği veren ve vermeye devam eden ABD’nin, kendisinin oluşturduğu terör örgütlerine karşı mücadele etmesi, bu amaçla Türk Devleti ile müşterek harekat birlikteliği oluşturması akıl dışıdır!..
ABD’nin, öncelikle terör örgütlerini, ‘TERÖR ÖRGÜTÜ’ olarak tanıması, desteğini çekmesi, verdiği her türlü silah ve mühimmatı geri alması gerekir!..
Türkiye’de EUCOM, Suriye’de CENTCOM, ardından İngiltere ve Fransa’ya; ‘siz de gelin, burada yakında şenlik var’ türünden mesajlar; ABD’nin niyetini açıkça ortaya koymaktadır!..
ABD, dün de, bugün de, binlerce şehit vermemize sebep olan terör örgütlerini açıkça desteklemektedir. Adını, alfabenin hangi harfiyle değiştirirse değiştirsin; güney sınırımızda bulunan terör örgütlerine CENTCOM vasıtası ile ağır silah ve mühimmat desteği vermeye halen devam etmektedir.
Suudi Arabistan vasıtasıyla, bölgede bulunan büyük aileler, Türkiye aleyhine çalışmak üzere devşirilmektedir.
Tüm bunlar apaçık ortada iken; ABD’nin terör örgütlerine karşı müttefik olarak yanımızda olmasını beklemek, her türlü izahtan varestedir!..
Bugüne kadar Türk Devleti’ne verdiği hiçbir sözü yerine getirmemiş bir ABD’den bahsediyoruz!..
En son, Menbiç’te sözünü tutmamış bir ABD’den bahsediyoruz!..
Sincar, Kandil gibi stratejik noktaları terör örgütlerine tahsis etmiş, terör faaliyetleri için ‘eğitim’ dahil, her türlü desteği veren ABD’den bahsediyoruz!..
Gaziantep, Kızılay bombalamalarını yapan ve onlarca vatandaşımızı şehit eden Salih Müslim denen teröristi koruyup kollayan ABD’den bahsediyoruz!..
On binlerce terör şehidimizin kanlarının elinde olduğu bir ABD’den bahsediyoruz!..
Eğer adil bir BM olsa idi; terör örgütlerine verdiği destekten dolayı, ‘destek veren yöneticilerinin’, şu an, terör suçlusu olarak yargılanması gereken bir ABD’den bahsediyoruz!..
Amaç;
‘’Ortadoğu’yu küçük küçük kantonlara ayırıp, sömürmekten ibarettir!.. Suriye’deki terör örgütlerini meşrulaştırmaktır!.. Türk Devleti’nin güney sınırlarından gelecek tehditlere karşı, ‘meşru savunma’ hakkını; kata külle ile ‘masada’ elinden almaktır!.. Türkiye’nin güneyinde, Türkiye’nin tek başına müdahale edemeyeceği bir terör devleti kurmaktır!..’’
ABD ile müşterek bir ‘GÜVENLİ BÖLGE’ oluşturulmasının, ‘yaşadığımız ve halen yaşamakta olduğumuz tecrübelerden dolayı’, imkan ve ihtimali yoktur!.. Oluşturulacak stratejilerin, bu gerçeğe göre şekillendirilmesi elzemdir!..
Şunu unutmamak lazım ki; ABD’nin, Ortadoğu’da, orta büyüklükte devletlere dahi tahammülü yoktur!..
…
Tarih boyunca, mazlumların ve mağdurların sığınağı olmuş, adı İslam ile özdeşleşmiş, dosta güven, düşmana korku salan Türk Devleti; varlığını tehdit eden her türlü siyasi ve askeri oyuna karşı gerekli tedbiri alacak, bertaraf edecek devlet aklına, tecrübesine ve gücüne sahiptir…
A.MH/DipDalga.com